Kirpi balığı için nisan ayı uyarısı; Ne hamsi kalacak ne de istavrit
Gökçe KARAKÖSE-Erdi DEMİR/ İSTANBUL Denizlerde İSTİLAJLI bir tür olan ve tüketildiğinde ölümcül sonuçlar doğuran kirpi balığı rotasını Marmara’ya değiştirdi. Hidrobiyolog Dr. Erol Kesici, “Nisan ayında üreme döneminde çok tehlikeli olabiliyorlar. Yumurtaları kesinlikle yenmemeli. İç organları kesinlikle yenmemeli. Biyogüvenliğimizi tehdit ettiği için tüm sularımız için tehlikelidir. Bu türlerle mücadele etmemiz lazım, yoksa balık kalmayacak, hamsi kalmayacak, balık kalmayacak.” “İstavrit kalacak” dedi.
Mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıklar deniz suyunun ısınmasına neden oldu. Suların ısınmasıyla Kızıldeniz’den gelip Akdeniz’e yerleşen istilacı bir tür olan kirpi balığı, Ege’den sonra rotasını Marmara Denizi’ne çevirdi. Son 30 yılda denizlere giren 500’e yakın istilacı türden biri olan kirpi balığı, biyolojik çeşitliliği de tehdit ediyor. Bu zehirli türle mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Türkiye Doğa Savunma Derneği Bilimsel Danışmanı ve Hidrobiyolog Dr. Erol Kesici de avlanmanın önemine dikkat çekerek, “Kirpi balığı ve kirpi balığı en tehlikeli ve en zehirli balıklardır. Atıksız bir dünya yaratmak. Atıksız bir dünya yaratırsak hem küresel ısınmayı önlemiş oluruz, hem de kirpi balığının istediği yerlere gitmesini engellemiş oluruz.” “dedi.
“500’E YAKIN İSTİLAJLI TÜR VAR”
Kesici, “Son yıllarda özellikle 2000’li yıllardan sonra karşılaştığımız en önemli olaylardan biri denizlerimizde istilacı türlerin ortaya çıkmasıdır. Bu istilacı türlerin ülkemize girişinin temel nedeni elbette suların ısınmasıdır. Pek çok tür Süveyş Kanalı’ndan geçerek Kızıldeniz’den geliyor.Ayrıca ne yapıyoruz Maalesef son 30 yılda denizlerimize giren en az 500 istilacı tür var.Bunlar deniz yosunu,deniz yıldızı,deniz anası ve balık. Bunlar da oldukça tehlikelidir. Bu istilacı balıklar biyolojik sistemlerimiz için tehdit haline geldi. Bu istilacı balıklar son dönemde öne çıktı. “En yaygın balıklar kirpi balığıdır. Dünyanın en zehirli ikinci balığıdırlar. Bir de sokan balık dediğimiz balıklar var. Mevcut doğal türleri yok ediyorlar ve biyogüvenliğimizi tehdit ediyorlar” dedi.
“AKYA TİPLERİ BU BALIKLARI TÜKETİYORDU”
Erol Kesici, “Yüzgeçlerinde, derilerinde ve özellikle iç organlarında tetrodotoksin adı verilen bir element var. Bu dünyadaki en tehlikeli zehirlerden biri. Bu balığın nasıl temizleneceğini bilmiyorsanız mutlaka yapın. Avlamayı bilmeyen veya aynı şekilde elinizde tutarsanız bu balık insanları zehirleyebilir.Uygun eğitim alınması gerekir.Gereklidir.Hem avlanma hem de avcılıkla ilgilidir.Güneş balığı da balıklar arasında yer alır. Bu grup. Akdeniz’de Lepidoptera dediğimiz büyük balıklar vardı. Lepidoptera türleri bu balıkları avlanma ve avlanma bağlamında tüketiyorlardı. Deniz kaplumbağalarımız vardı. Deniz kaplumbağalarımız da yine bu güneşin altındaydı. ” iğne balığı, iğne balığı ve kirpi balığı en çok sevdikleri yiyeceklerdi ama cinsleri azalmaya başladı” dedi.
“NİSAN AYINDA DİKKATLİ OLUN, NE ANCHİO NE AT KALMAZ”
Kesici, “Marmara Denizi’nde de aynı tehlikeler var. Bazı ülkelerde köpek balıklarının kıyıya gelmesi sonucu sahilleri çelik ağlar ve ağlarla kapatmak zorunda kalıyorlar. Kirpi balığı da aynı tehlike özelliğine sahip. Bugün, akdeniz kıyılarında çok yaygındır ve marmara denizine de gelmişlerdir. nisan ayında üreme döneminde çok tehlikeli olabilirler. yumurtaları yenilmemelidir. iç organları yenmemelidir. tüm canlılarımız için tehlikelidir. Biyogüvenliğimizi tehdit ettiği için sulara giriyoruz. Girişleri kontrol edilebiliyor. Geldikleri tek kaynak Süveyş. Bir nedeni de akvaryum çiftçiliği. Akvaryumda çok hoş bir görüntü oluşturuyorlar. Bu balıklar zaman zaman bir süre besleniyor ve sonra suya bırakın.İkinci sebep ise avlanmadır, avcıların bu konuda eğitilmeleri ve bilinçlendirilmeleri gerekir.Bunu hem onların sağlığı için hem de avlanmanızı garanti altına almak için yapıyoruz.Türlerle mücadele etmek zorundayız.Aksi takdirde hiçbir şey olmayacak. balık kaldı, ne hamsi kalacak, ne de istavrit kalacak. Diğerleri de yok aslında. “Şu anda ülkemizde satılan balıkların yüzde 70’e yakını maalesef ithal balık” dedi.
“DİP BALIKLARI TEHLİKE ALTINDA”
Kesici, “Kocaman Akdeniz, Karadeniz ve Marmara’da yapabileceğimiz en uygun mücadele yöntemi biyolojik sistemdir. Denizlerimizi temiz tutmak ve biyolojik çeşitliliğini arttırmak için Akdeniz’de küçük köpek balıkları gibi küçük köpekbalıkları bulunmaktadır. Akya, hatta kirpi balığı bile yeterince korunmuş durumda.” Bu balık türlerinin sayısını arttırıp ekosistemdeki biyolojik çeşitliliğin zenginleşmesini sağlamamız gerekiyor. Bu balıklar, yani güneş balığı çoğunlukla dipte yaşar. Dipteki tüm dip balıkları tehlikede. Dil balığı, yavru balık, istavrit, hamsi, mezgit, aklınıza gelebilecek her tür. “Varsa hepsi tehlike altındadır. Çünkü istilacıdırlar. Her yerde yaygındırlar. Hava sıcaklığına bağlı olarak deniz dibinde bol miktarda bulunurlar ve üst kısımlara da çıkarlar. Alüminyumu, kalayı bile parçalıyor, dolayısıyla tüm balıklar tehlike altında çünkü bu balıklar her şeyle besleniyor” dedi.
“ATIKSIZ BİR DÜNYA YARATMAK ZORUNDAYIZ”
Kesici, “Bu nedenle Marmara’da aklımıza gelebilecek tüm balıklar tehlike altında. Marmara’da zenginliğimizi oluşturan hamsi, istavrit ve palamut, başka yerlerden göç eden balıklar olup diğer küçük balıkları da yerler. beslenmeleriyle ilgili balıklar. Bu sefer de beslenemiyorlar.” Ülkemizde balık fiyatlarının artmasının temel nedenlerinden biri de budur. Kirpi balığı ve kirpi balığı en tehlikeli ve zehirli balıklardır. Atıksız bir dünya yaratmalıyız. Atıksız bir dünya yaratırsak küresel ısınmayı önlemiş oluruz, böylece kirpi balığı istediği yere gidebilir. “Bunu da önleyebiliriz” dedi.