İzmir’de Okullara İmam Atama Uygulaması Protesto Edildi!
Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında düzenlenen Çevreme Duyarlıyım Değerlerimi Koruyorum Projesi (ÇEDES) uygulaması ve seçimler sonrasında ‘manevi danışman’ adı altında okullara imam, vaiz ve müezzin atanmasına tepkiler Eskişehir başta olmak üzere İzmir’de 842 okulda devam ediyor. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İl Müftülüğü arasında imzalanan protokol ile ildeki 2 bin 496 okulun üçte biri; Yani 842 okula imam ataması yapıldı. Eğitim-Sen İzmir Şubeleri konuyla ilgili olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile iletişime geçti. Bilim Sıhhat Haber Ajansı’nın edindiği bilgiye göre; İl milli eğitim ve müftülük ölçeğindeki proje ve atamalarda geri adım atmanın söz konusu olmadığı öğrenildi.
İzmir’deki Protestolara Geniş Katılım
Eğitim-Sen İzmir Şubeleri, İzmir’deki okullara ‘manevi danışman’ adı altında imam, vaiz ve müezzin atanmasına ilişkin Konak’ta bir hareket gerçekleştirdi. ‘Laik Bilimsel Eğitime Aleyhteki Uygulamaları Reddediyoruz’ basın açıklamasında; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Tüm Öğrenci Veli Dayanışma Derneği (Öv-Der), Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der), Yeni Nesil Köy Enstitüleri Derneği, Toplum Merkezleri Sosyal Haklar Derneği, Alevi Bektaşi Federasyonu, Demokratik Alevi Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Kültür Dernekleri Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı da katıldı. Konak’taki eylem sırasında yapılan basın açıklamasında, Türkiye’de siyasi iktidarın eğitim sistemini siyasi-ideolojik amaçları doğrultusunda şekillendirmek istediği vurgulanarak, “Laik bilimsel eğitime aykırı uygulamaları reddediyoruz” sloganı vurgulandı. dini kural ve referanslara atıfta bulunmuş ve yetkili makamlardaki kişiler tarafından sıklıkla dile getirildiğini vurgulamıştır. . Laik eğitime vurgu yapan Eğitim-Sen ve diğer katılımcılar, “Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, aktif olduğu günden bu yana laik-bilimsel eğitim anlayışına ve eğitim bilimlerine aykırı bir çerçevede hazırlanmış ve uygulanmaya başlanmıştır. bileşen, dini referansı olan kurumlardır. Bu proje kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı hem programa katkı sağlayan hem de “temsilci öğretmen” aracılığıyla öğrenci bulan ve kamusal alanlardan yararlanan kurumlar olarak işlev görmektedir. Milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerimizi öğrencilere benimsetmek amacıyla il merkezi ve ilçelerdeki tüm lise, ortaokul, ilkokul ve anaokulları ile tüm cami ve Kur’an kurslarını kapsayan proje değerler, Milli Eğitim Müdürlükleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlıdır. İlahiyat öğrencilerinin ‘manevi gelişimini desteklemek’ amacıyla okulların il müftülüğü aracılığıyla ‘manevi danışman’ atamasının önünü açıyor. Bu kapsamda başta İzmir ve Eskişehir olmak üzere çeşitli illerde pedagojik eğitimi olmayan vaiz, imam hatip, Kur’an kursu eğitmenleri görevlendirilmeye başlandı. Protokolde de belirtildiği gibi, “öğrencilerin moral ve motivasyonunu artırıcı rehberlik hizmetleri sunan” “manevi danışmanlara” atfedilen bazı işlevler, dört yıllık eğitim fakültesinden mezun olan manevi danışmanlarla yıllardır yürütülmektedir.
“MEB, Yürütme ve Denetleme Görevini İhlal Ediyor”
Ortak basın açıklaması 56 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 56’ncı Fıkrasına göre “Devlet adına eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesi, denetlenmesi ve denetiminden bu Kanun hükümlerine göre Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur” ibaresi hatırlatıldı. 1739 sayılı ÇEDES Projesi 1739 sayılı Kanuna aykırı olarak denetimini Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile paylaşarak denetleme, yürütme ve denetleme görevini ihlal etmektedir. Böylece Milli Eğitim Bakanlığı, okulların çocuğun yararına ve kamu yararına en iyi şekilde işlev görme kalitesini bozmaktadır.
“Din Eğitimi Anlayışıyla Öğrenciler ve Okullar Politize Ediliyor”
ÇEDES Projesi kapsamında öğrencilerin hem okulda, okul dışında hem de yaz tatillerinde geçirdikleri zamanın gasp edildiğini, dini referanslı bir eğitim anlayışıyla okulların ve öğrencilerin politize edildiğini belirten Eğitim-Sen İzmir Şubeleri, Eğitim-Sen İzmir Şubeleri şunları söyledi: İnsan hakları ihlalleri, fiziksel şiddet, ekonomik şiddet ve çocuk ihmal ve istismarı kamuoyu tarafından yakından izlendi. Eğitimin her kademesinde eğitim kalitesinin yükseltilmesi, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılmalıdır. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı bugüne kadar yaptığı gibi Türkiye’de de çok hassas bir konuda “tek din tek mezhep” yaklaşımıyla hareket ederek okullarda öğrencilere dini ve manevi değerleri aktarmayı misyon edinmiştir. din ve inanç alanı. ÇEDES Projesi, hükümetin eğitim sistemini siyasi-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirme amacının son örneğidir. Hiçbir toplum birbiriyle tıpatıp aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimseyen insanlardan oluşmaz.
“Laiklik Kavramının Gerekleri İhlal Edilmiştir”
Açıklamada, laiklik anlayışı gereği inanç, niyet ve bedeller karşısında tarafsız kalması gereken bir devletin, tek din ve mezhebin öğretilerini, ahlakı öğretmeye çalışmasının doğru olmadığına işaret edildi. sadece belli bir inancın benimsediği bedeller, tüm okullarda ‘tek gerçek’ olarak kabul edilmiştir: “Doğru bir uygulama olmadığı gibi, farklı inançtaki öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılıktır. Eğitim kurumlarının gelişigüzel bir şekilde dini proje ve etkinliklerin mekânı haline getirilmesinin okullara ve eğitim sistemine en ufak bir olumlu katkısı olmadığı açıktır. Okullarımız, farklı inanç gruplarının her birine eşit muamele edilmesi gereken, hiçbir öğrencinin inancından veya felsefi niyetinden dolayı ayrımcılığa uğramadığı kurumlar olmalıdır. Öğrencilerin inançları veya kimlikleri nedeniyle ötekileştirilmesine ve ayrımcı uygulamalara maruz kalmasına neden olacak her türlü girişim durdurulmalıdır. Laikliğin varlığı, farklı inanç ve mezheplerden insanlar arasındaki din ve mezhep farklılıkları üzerinden yaşanan çatışmaların son bulması, her inancın kendisiyle ve diğer inançlarla eşit haklar temelinde bağ kurmasını sağlaması açısından değerlidir. Farklı din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanları gerçek anlamda “eşit vatandaş” olarak kabul eden, devletin tüm inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşması, okulda, üniversitede, işyerinde, gündelik hayatın her alanında ayrımcılık sokak, farklı kimliklerin, inançların ve dünya görüşlerinin ortasında. yapmamasına bağlıdır. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitime temelden karşıtlıklar içeren bir düzenlemedir.”
“Mücadelemize Kararlılıkla Devam Edeceğiz”
Eğitim-Sen İzmir Şubeleri ve diğer bileşenleri, Türkiye’de eğitim politikalarının merkezinde yer alan “tek din tek mezhep” anlayışı, farklı kimlik ve inançlara yönelik ön yargıları canlı tutan “manevi değerler eğitimi” uygulaması ve ülkedeki okullardan başlayarak milliyetçilik temelinde yükselen resmi ideolojiyi beslemektedir. yaratılan kutuplaşmanın derinleşmesinin kaçınılmaz olduğuna işaret etti. Basın açıklamasında, “Böyle bir uygulama, çocukların sağlıklı gelişimi ve eğitim sisteminde eşit, özgür ve bilimsel niyetin ilerlemesi önünde değerli bir engeldir. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, ÇEDES ve benzeri, devletin bizzat uyguladığı, eğitim ve öğretim alanlarını birbirine karıştırmayı amaçlayan uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. birbirinden farklı. Çocuklarımız ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasi-ideolojik emellerine modül haline getirilemez! Başta eğitim çalışanları olmak üzere öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu bu konuda bir arada durmaya ve ortak çaba göstermeye davet ediyoruz. Aşağıda isimleri belirtilen kurumlarımız olarak, okulları dinî referanslı faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin yapıldığı yerler haline getirmek için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
haber-tirebolu.com.tr